Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

yük olmak

  • 1 yük olmak

    быть в тя́гость, быть обу́зой

    Türkçe-rusça sözlük > yük olmak

  • 2 yük olmak

    йөк булып тору

    Türkçe-Tatarca sözlük > yük olmak

  • 3 yük olmak

    v. bear hard on, be a charge on smb., cumber, impose, load, tax, weigh, weigh on, weigh upon

    Turkish-English dictionary > yük olmak

  • 4 yük olmak

    to be a burden (to)

    İngilizce Sözlük Türkçe > yük olmak

  • 5 yük

    yük <- > a EL Ladung f, Last f; besonders MAR Fracht f; fig Last f, Bürde f; Last- (Tier); fig Leibesfrucht f; fig Anstrengung f, Verbissenheit f; yüklük;
    yük ağırlığı Ladegewicht n;
    yük altına girmek fig eine ( oder die) Last auf sich nehmen;
    yük asansörü Lastenaufzug m;
    yük boşalımı EL Entladung f;
    yük gemisi Frachtschiff n;
    -e yük olmak jemandem zur Last fallen (a finanziell);
    yük vagonu Güterwagen m;
    -e yük vurmak Tier schwer bepacken, beladen;
    yükünü tutmuş olmak steinreich sein

    Türkçe-Almanca sözlük > yük

  • 6 yük

    yük s
    1) Last f
    birine \yük olmak jdm zur Last fallen
    2) ( hamule) Fracht f
    3) a. phys Ladung f
    elektrik elektrische Ladung

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > yük

  • 7 yük

    груз (м) нагру́зка (ж)
    * * *
    1) груз; но́ша; вьюк; тя́жесть; нагру́зка

    yük ambarı — грузово́й трюм

    yük istasyonu — това́рная ста́нция

    yük kapasitesiмор. грузоподъёмность

    yük vurmak — навью́чить, вью́чить

    sabit yük — постоя́нная нагру́зка

    salim yük — допусти́мая нагру́зка

    yürüyüş yük — похо́дная вы́кладка

    vapur yükünü boşaltı — парохо́д разгрузи́лся

    ben bu yükün altına giremem — я не могу́ взять на себя́ тако́е бре́мя

    üstümden yük gitti — с меня́ груз свали́лся

    2) физ. заря́д
    3) разг. плод, заро́дыш (о ребёнке, который должен родиться)
    4) перен. беспоко́йство; хло́поты; поме́хи
    5) ист. това́р сто́имостью в сто ты́сяч куру́шей

    bir yük getirip satan herkes iki akçe versin — ка́ждый, кто приво́зит на прода́жу това́р, пусть вно́сит по две акче́

    ••

    yükte hafif pahada ağırпосл. ≈ мал золотни́к, да до́рог

    - yükünü çekmek
    - yük olmak
    - yükünü tutmak

    Türkçe-rusça sözlük > yük

  • 8 yük

    ",-kü 1. load; burden. 2. cargo; freight; lading. 3. burdensome or difficult task, obligation, or responsibility; burden; encumbrance; incubus. 4. electric charge, charge. 5. large cupboard (where bedding is stored during the day). -ünü almak 1. (for something) to take all it can bear, contain, or hold. 2. to be drunk, be loaded, be tanked. - altına girmek to take on a burdensome or difficult task, obligation, or responsibility. -ün altından kalkmak 1. to succeed in doing a difficult task, carry out a hard job successfully. 2. to repay a kindness or favor. - arabası 1. vehicle used for moving or transporting things. 2. (horse-drawn) wagon (for transporting things). - belgesi bill of lading. - gemisi freighter. -te hafif pahada ağır (something) which is small, light, and valuable (e.g. a piece of jewelry). - hayvanı beast of burden. - olmak /a/ to be a burden to. - tarifesi schedule of freight rates. -ünü tutmak to get rich, make money. - vagonu rail. freight car, Brit. goods wagon. - vurmak /a/ to load (an animal)."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yük

  • 9 weigh on

    yük olmak

    English-Turkish dictionary > weigh on

  • 10 weigh upon

    yük olmak

    English-Turkish dictionary > weigh upon

  • 11 weigh on

    yük olmak

    English-Turkish dictionary > weigh on

  • 12 weigh upon

    yük olmak

    English-Turkish dictionary > weigh upon

  • 13 быть обузой

    yük olmak

    Русско-турецкий словарь > быть обузой

  • 14 йөк булып тору

    yük olmak

    Татарча-Төрекчә сүзлек > йөк булып тору

  • 15 тяготить

    zahmet vermek,
    yük olmak
    * * *
    zahmet vermek, yük olmak

    э́та рабо́та не бу́дет тяготи́ть вас — bu iş size yük / külfet olmayacak

    Русско-турецкий словарь > тяготить

  • 16 load

    n. yük, sıkıntı, çok miktar, sorumluluk, şarj
    ————————
    v. yüklemek, doldurmak, yük olmak, sıkmak, katmak, çok yemek, yüklenmek
    * * *
    1. yükle (v.) 2. yük (n.)
    * * *
    [ləud] 1. noun
    1) (something which is being carried: The lorry had to stop because its load had fallen off; She was carrying a load of groceries.) yük
    2) (as much as can be carried at one time: two lorry-loads of earth.)... dolusu
    3) (a large amount: He talked a load of rubbish; We ate loads of ice-cream.) pek çok, bir sürü
    4) (the power carried by an electric circuit: The wires were designed for a load of 15 amps.) güç
    2. verb
    1) (to take or put on what is to be carried (especially if heavy): They loaded the luggage into the car; The lorry was loading when they arrived.) yüklemek
    2) (to put ammunition into (a gun): He loaded the revolver and fired.) doldurmak, koymak
    3) (to put film into (a camera).) koymak, takmak

    English-Turkish dictionary > load

  • 17 tax

    n. vergi, haraç, harç, resim, vergilendirme, yük, külfet
    ————————
    v. vergilendirmek, vergi koymak, yük olmak, yormak, suçlamak, mahkeme masrafını belirlemek
    * * *
    1. vergilendir (v.) 2. vergi (n.)
    * * *
    [tæks] 1. noun
    1) (money, eg a percentage of a person's income or of the price of goods etc taken by the government to help pay for the running of the state: income tax; a tax on tobacco.) vergi
    2) (a strain or burden: The continual noise was a tax on her nerves.) yük, stres
    2. verb
    1) (to make (a person) pay (a) tax; to put a tax on (goods etc): He is taxed on his income; Alcohol is taxed.) vergi al(ın)mak, vergiye tâbi tut(ul)mak
    2) (to put a strain on: Don't tax your strength!) zorlamak, tüketmek
    - taxation
    - taxing
    - tax-free
    - taxpayer
    - tax someone with
    - tax with

    English-Turkish dictionary > tax

  • 18 Last

    Last f <Last; Lasten> yük; (Bürde) yüküm(lülük); (Gewicht) ağırlık;
    die Last der Beweise JUR ispat yükü;
    jemandem zur Last fallen b-ne yük olmak;
    jemandem etwas zur Last legen b-ni -le suçlamak;
    Lasten ÖKON meist pl yük(üm), borçlar;
    zu Lasten von … … tarafından ödenmek üzere

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Last

  • 19 weigh

    v. tartmak, ölçüp tartmak, düşünüp taşınmak, basmak, gelmek (ağırlık), gelmek (kilo), bastırmak, sıkıştırmak, önemi olmak, yük olmak
    * * *
    1. ağırlık (n.) 2. tart (v.) 3. tartma (n.)
    * * *
    [wei] 1. verb
    1) (to find the heaviness of (something) by placing it on a scale: He weighed himself on the bathroom scales; You must have your luggage weighed at the airport.) tartmak
    2) (to be equal to in heaviness: This parcel weighs one kilo; How much / What does this box weigh?) (ağırlıkta) gelmek/çekmek,... ağırlığında olmak
    3) (to be a heavy burden to: She was weighed down with two large suitcases.) belini bükmek, bunaltmak
    2. verb
    1) (to attach, or add, a weight or weights to: The plane is weighted at the nose so that it balances correctly in flight.) ağırlaştırmak, ağırlık ilâve etmek
    2) (to hold down by attaching weights: They weighted the balloon to prevent it from flying away.) ağırlık bağlamak
    - weightlessness
    - weighty
    - weightily
    - weightiness
    - weighing-machine
    - weightlifting
    - weigh anchor
    - weigh in
    - weigh out
    - weigh up

    English-Turkish dictionary > weigh

  • 20 тягость

    külfet; sıkıntı
    * * *
    külfet; yük; sıkıntı

    тя́гости доро́ги / пути́ — yolun verdiği sıkıntılar, yolda çekilen sıkıntılar

    ••

    я поду́мал, что э́то бу́дет тебе́ в тя́гость — sana külfet olur diye düşündüm

    не хочу́ быть тебе́ в тя́гость — sana yük olmak istemiyorum / istemem

    Русско-турецкий словарь > тягость

См. также в других словарях:

  • yük olmak — 1) (birine) bir kimse, sıkıntılı bir işini başkasına yaptırmak Onların hepsinde sanki bulundukları yere yük oluyorlarmış gibi utangaç ve ürkek bir hâl vardır. B. R. Eyuboğlu 2) (birine) kendisi için başkasına para harcatmak, masraf yaptırmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yük — is. 1) Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. F. R. Atay 2) Bir şeyin ağırlığı 3) Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar Bir araba yükü odun. 4) Eşya Bütün yükü bu bavul …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırlık olmak — 1) sıkıntı vermek Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz. Ö. Seyfettin 2) birine yük olmak, kendi masrafını başkasına çektirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yamanmak — nsz 1) Yamalanmak 2) nsz, e Kötü bir şey veya kimse birinin üstünde kalmak, yük olmak, yükletilmek Kız o oğlana yamandı. Bu kedi bize yamandı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • omzuna binmek — (birinin) yük olmak, ağırlık vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına ekşimek — 1) (birinin) ağır yük olmak 2) (birinin) üstüne kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • artmak — yük, denk, bar tahmil etmek, yükletmek, efzun ve zaid olmak, ardına sırtına koymak, fazla gelmek, baki kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deve — is., hay. b. Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus) Birleşik Sözler deveboynu deve dikeni deve dişi deve döşlü deveelması devegözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»